Daha önceden kendini tutabilmiştin ve ne kadar çok kilo vermiştin, hatırlıyor musun?
Sevdiğin yemeklere istediğin halde hayır diyordun, ‘tadına bak en azından’ denildiğinde de kendini o yemeği yemekten alıkoyamazsam diye endişeleniyordun. Sonuç ne oldu? Evet kilo verdin, peki şuan?
Muhtemelen önümüzde iki seçenek var: ya verdiğin kiloları geri aldın (belki de fazlasıyla), ya da şuan kilonu koruyabilmek için o kadar endişeleniyorsun ki sosyal hayatından keyif alamadığın anlar çok oluyor.
‘No pain, no gain’ mantığıyla ilerlediğimizde kendimizi bir hamster kapanının içine sokmuş oluyoruz sadece. Bu kadar zor olmamalı, bu kadar insan yediği yemekler hakkında, kilosu hakkında hiç endişelenmeden alışık oldukları kiloda yıllarca kalabiliyorlarsa -ve bunun için çabalamadan- bu yapılabilir bir şey demek ki.
Eski deneyimlerine, sana bu zamana kadar söylenenlere, internette okuduklarına ve hatta 10 sene önceki diyet listene dönüp baktığında hepsi aynı şeyi söylüyor sana. Ama şunu unutma, bir şey sen yapabildiğin sürece varlığını sürdürür.
Ayda bir kilo vermek demek, senede 12 kiloya denk gelir. 12 kilo fazla geliyor kulağa değil mi, ama bir sene deyince insana çok uzun bir süre gibi geliyor. Peki, geçen sene kaç kiloydun? Geçtiğimiz bir sene kaç kere diyete başladın?
Diyete başlama, farkındalık kazanmaya odaklan. Kendinin elinden tut ve öz şefkat içermeyen uygulamalardan uzaklaş. Kendi etrafına bir hapishane çizme çünkü ne kadar yasak olursa iradeni o kadar zorlarsın. Attığın her adım seni ileriye götürecek, hızlı veya yavaş hiç fark etmez. Hedef ve hayaller için çabalamak güzeldir ama kendine zarar verdiğin herhangi bir eylem sağlığa çikolatadan çok ama çok zararlıdır.
Görüşmek üzere
Kommentare